Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İngiltere'nin Oxford şehri yakınında bulunan düşünce kuruluşu Ditchley'nin 48. yıllık toplantısında, ''Değişen Dünyada, Değişen Türk Dış Politikası'' başlıklı bir konuşma yaptı.
İngiltere'nin eski Başbakanı Winston Churchill'in bir dönem çalışma rezidansı olarak da kullandığı tarihi Ditchley Vakfı binasındaki konuşmayı, aralarında İngiliz siyasetçiler, lordlar, büyükelçiler ve yetkililerin de bulunduğu çok sayıda kişi dinledi.
Ditchley Direktörü Sir John Holmes ile Dithcley Vakfı Yönetim Konseyi Başkanı Lord Robertson tarafından karşılanan Davutoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, ''Stratejik Derinlik'' kitabına değinerek, ülkelerin iki parametreyi değiştiremeyeceğini bunların tarih ve coğrafya olduğunu belirtti.
Konuşmasında dünya tarihinde yaşanan ve değişikliklere neden olan önemli olaylara değinen Davutoğlu, günümüzün anlaşılması için geçmişin dinamiklerinin iyi algılanması gerektiğini ifade etti.
Geleceğin, dinamik bölgelerdeki dinamik güçler tarafından oluşturulacağını kaydeden Davutoğlu, bu çerçevede Türkiye ile İngiltere'nin devlet geleneğinin iki benzer ancak alternatif siyasi düzen olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, birbirini anlayan Türkiye ile İngiltere arasındaki işbirliğinin ''harika'' olduğunu ifade etti.
Soğuk savaşın bitiminden bu yana yeni kuralların koyulmadığını ya da ''BM reformu'' gibi reformların yapılmadığını belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
''20 yıl geçti ancak BM sisteminde herhangi bir reform yapılmadı. Bugün, Suriye konusu nedeniyle Rusya ve Çin'in vetosunu konuşuyoruz ama asıl problem ya da zorluk, Arap komşular ve Türkiye için. Türkiye ve Arap Birliği beraber BM Güvenlik Konseyi'ne, hepimiz için güvenlik ve istikrar problemi olduğunu söyleyerek, çözümün kabulü konusunda başvurdu. İki ülkenin, başka bir ülkeyle ilgili, o ülkenin komşularından ya da bölgesindeki ülkelerden daha fazla söz hakkına sahip olduğunu kim savunabilir.''
Davutoğlu, güvenlik ile özgürlükler arasındaki dengenin ülkelerin meşruluğu için önemine dikkati çekerek, ''Bugün Beşşar Esad, ülkeyi bir arada tutmak için daha fazla güvenliğe ihtiyacı olduğunu söylüyor. Aslında, halkın kalbini kazanmak için daha fazla özgürlüğe ihtiyacı var. Ancak bunu anlamıyor'' diye konuştu.
Konuşmasında ''komşularla sıfır problem'' politikasına da değinen Davutoğlu, bazı entelektüellerin bu politikayı ''ütopik'' olmakla eleştirdiğini kaydetti. Komşularla yürütülen savaşlar nedeniyle geçmişte ''herkesin düşmanımız olduğu'' yönünde bir algının bulunduğunu bildiren Davutoğlu, ''zihniyet değişikliği yapmak istediklerini'' ve Türkiye'de ''düşman konseptinin'' artık değiştiğini belirtti.
Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye ile ilgili bugün yaşadığı problemlerin Türkiye'den değil Suriye'den kaynaklandığını ifade etti.
Davutoğlu, ''Komşularla sıfır problem politikasını eleştiren kişiler, şimdi bu politikayı bize karşı savunuyorlar. 'Bu politikanızın olması çok iyiydi, neden şimdi Suriye ile problem yaşıyorsunuz' diyorlar. Gelecekteki Suriye ile sıfır problem yaşamayı garantilemek için, bugün Suriye ile sorunumuz var. Eğer Beşşar Esad ile bugün iyi ilişkilerimiz olursa, Esad sonrası rejim bize bu kadar dostane olmaz'' ifadelerini kullandı.
Esad'in, Türkiye'ye verdiği sözleri tutmadığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin Esad'a seçime gitmeyi önerdiğini bildirdi.
Davutoğlu, Kofi Annan'ı Şam'a giderken ve her seferinde daha umutlu mesajlarla dönerken gördüğünde, kendi ziyaretlerini hatırladığını kaydetti.
''Esad'la 7 saat görüşmüştüm. 14 maddelik bir planda anlaşmıştık. Sadece 3 gün buna uydu. Sonra, Türkiye ile ilişkisini kendi kurtuluşu için kullandığını anladık'' diyen Davutoğlu, Esad ile yaptıkları son görüşmede ise Türkiye'nin Suriye halkının yanında olduğunu açıkça söylediklerini vurguladı.
Suriye ile ilişkin çok çalışmaya devam edeceklerini belirten Davutoğlu, ''Kendi halkını bastıran bir rejim kurtulamaz, bugün ya da yarın'' dedi. Davutoğlu, uluslararası toplumun Suriye halkıyla dayanışma içinde olması gerektiğini ve Türkiye'nin Suriye halkını desteklemeye devam edeceğini sözlerine ekledi.
