Açlık grevlerinin sokağı ve siyaseti gerdiği Diyarbakır'ın AK Parti Milletvekili Galip Ensarioğlu, 'çözüm' için 'üsluba' dikkat çekiyor.
Cezaevlerindeki açlık grevleri Türkiye 'de tansiyonu yeniden arttırdı. Ak Parti ile BDP arasında her zamankinden çok daha sert bir atışma var. Bu tabloya Ak Parti'nin bölge milletvekillerinden DiyarbakırMilletvekili Galip Ensarioğlu ile birlikte baktık. Ensarioğlu hem BDP'nin hem de doğrudan söylemese de Başbakan'ın kullandığı üsluptan şikâyetçi. Bu dili yumuşatmadan çözümü var edemeyiz diyor.
Açlık grevlerinde ne kadar ciddi bir durumla karşı karşıyayız? İnsan yaşamını ilgilendiren her şeyi ciddiye almak durumundayız. Yöntemine katılırsınız katılmazsınız, eğer 600'ün üzerinde insan açlık grevine girmişse Bunu önemsemiyorum diyemezsiniz.
Başbakan'ın açıklamalarını bu çerçevede nereye koymalıyız? Örneğin 'şov' değerlendirmesini
Ben genel bir tanımlama yapmak istedim. Şimdi şov da yapabilirler ama ortada bir gerçek var. Her mahkûm devletin namusuna teslim edilmiştir. Kendi teminatı altındaki bir mahkûmun can güvenliği ve bunun dışarıda yaratacağı gerginlikten mesulüz. Bizi ilgilendirmiyor deme şansımız yok iktidar olarak.
'Öcalan'la görüşme' mi tıkıyor? Öcalan'la 1,5 yıldır görüşme yoktu. Açlık grevlerinin hemen sonrasındaAdalet Bakanlığı 'nın açık çağrısı var ailesine. Gelin her türlü imkânı sağlayalım, görüşün diye. Ama aile işaret bekliyor. Öcalan'ın vereceği mesajın önemi var kitle üzerinde. O yüzden bu temas sağlanmalıdır diyorum. Ama Öcalan o çağrıyı yapacak mı o da belli değil. Hükümetin bu meseleyi önemsediğini gösteren diğer bir unsur ise anadilde savunma ile ilgili. Önemsemese, buna ilişkin ilgili yasal düzenlemeyi hızlandırır mıydı? Aile kimden işaret bekliyor? İşin içinde bilmediğimiz birçok şey var. Her şeyi söyleyemeyiz. Ailenin avukatla gitme talebi var, Öcalan'ın da koşulları var. Görüşmenin kaydedilmesine karşı çıkıyor. Devletin o görüşmeyi kaydetmemesi düşünülebilir mi bilemiyorum. Ama görüşme mutlaka sağlanmalı. Avukatla mı sağlanır, eşbaşkan mı gider, ailesi mi gider? Ama biri gitsin. Ölümlerin önünü alacaksa bu görüşme yapılmalı.
Nasıl bitecek bu iş? Bu iş topluma çok iyi bir şekilde anlatılacak. Öcalan ile görüşme ise görüşme sağlanmalı, anadilde savunma ise bu hemen çıkarılmalı.
Bu süreçte Diyarbakır'da tepkiler nasıl size? Biz bu ölümlerin müsebbibi değiliz. Biz bu orucun da müsebbibi değiliz. Yani Oruca girin diyene tepki olmayacak, onun önüne geçmeye çalışana mı tepki olacak. Ama siyasi algı farklı. Demek ki kullandığımız dille olumlu algı yaratamamışız.
Başbakan PKK 'lılarla kucaklaşanların dokunulmazlıklarını kaldırmakta ısrarlı mı? Ortam gerildi mi herkes elindeki kozu sonuna kadar kullanır. Biz de Bu gerginlikten hayırlı bir şey çıkmaz, yumuşatalım. Çözüm için uygun ortam yaratalım diyoruz. Bu ne kepenk kapatarak ne de karşı tarafı rencide eden bir dille mümkün.
Öncelik üslupta mı? Bu dili yumuşatmadan çözümü var edemeyiz. Her şey dilden geçiyor, bu dili yumuşatmamız lazım. Tabana mesaj için ortamı gerenler yarının hesabını veremez.
Ankara 'da 'BDP ağızlı' Diyarbakır'da işbirlikçi!
Ak Partili olarak bölgede siyaset yapmak zor mu?
Bizim işimiz herkesten zor. Görevimiz bölgenin, taleplerini, beklentilerini partimize iletmek. Bunları iletirken bize hep şüpheyle bakılıyor, acaba BDP ağzı ile mi konuşuyoruz diye bakılıyor. Diyarbakır'a gittiğimizde ise AKP 'li, işbirlikçi, devletçi gözüyle bakılıyor. Ama bütün zorluklara rağmen biz bunu yapmakla mükellefiz. Ne bugüne kadar hükümetin yaptığı reformlar, ortaya koyduğu cesaret, iyi niyet, samimiyet ve çözüm iradesini göz ardı edebiliriz ne de bölgedeki Kürtlerin demokratik taleplerini.
'BDP geriyor, Başbakan bundan etkileniyor'
Açlık grevi yapanları ikna etmek için herkes elinden geleni yapıyor mu? BDP iyi sınav vermiyor. Açlık grevleriyle ilgili talimatın PKK'dan geldiğini biliyor. O yüzden çok üzülüyor gibi görünse de kullandığı dil 'açlık grevlerini kutsayan, olumlayan ve teşvik eden' bir dildir. Açlık grevleri son bulsun diye bir çağrısı yok henüz. Açlık grevi yapanlara Durun bu benim işim, ben bunun için seçildim demiyor.
Başbakan da çok sert BDP'ye...
Bir parti genel başkanı, Çocuklarınızı okula göndermeyin diyemez. O ortalığı gerdiği zaman Başbakan da bu gerilimden etkileniyor.