SON DAKİKA

Beşikçi: Halklar için samimi olunmalı

26 Şubat, 2012 04:36 Güncelleme: 26 Şubat, 2012 04:36 Beşikçi: Halklar için samimi olunmalı
Beşikçi, "Başbakan özür dilediği gün Kürdistan'a bombalar yağdı. Gerillaların üzerine tonlarca kiloluk bombalar attı. Eğer bir özür dileyip gerçekle yüzleşeceksen bu bütün halklar için samimice olmalıdır" dedi.

ANKARA - BDP'nin düzenlediği "Dinmeyen Çığlık: Dersim Hakikat ve Yüzleşme Konferansı"nda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim katliamına ilişkin özür dilemesini değerlendiren Sosyolog İsmail Beşikçi, "Başbakan özür dilediği gün Kürdistan'a bombalar yağdı. Gerillaların üzerine tonlarca kiloluk bombalar attı. Eğer bir özür dileyip gerçekle yüzleşeceksen bu bütün halklar için samimice olmalıdır" dedi. 

sempozyum.jpg

BDP Genel Merkezi tarafından Neva Palas Otel'de düzenlenen "Dinmeyen Çığlık: Dersim Hakikat ve Yüzleşme Konferansı", "Osmanlı'dan günümüze devlet-Dersim ilişkileri" konulu oturum ile devam etti. Oturumu kolaylaştırıcı olarak BDP MYK Üyesi Yüksel Mutlu yönetirken, konuşmacı olarak ise Sosyolog İsmail Beşikçi, Tarihçi Ayşe Hür, Tarihçi Alişan Akpınar, Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Bülent Bilmez ve Mehmet Bayrak katıldı. Oturumun ilk konuşmasını yapan Tarihçi Ayşe Hür, Devletin o dönem Dersim'de yaşayan "marabalar" için bir politika üretmediğini güvenlik anlamında yaklaştığını belirterek, "Cumhuriyet döneminde Kürtlük, Kızılbaşlık ve Ermenilik devletin kafasında farklı kodlara sahipti. Devletin Dersim'e yaklaşımı da etnik gruplar arasında bile kademeleşme var" dedi.


Hür: Dersimliyi Dersimliye kırdırmak istediler


1864'ün Osmanlı idari yapılanmasında önemli bir tarih olduğunu belirten Hür, "Genel anlamda asayiş konularının yansıdığı bir dönem. Osmanlı bu dönemde hayal ettiği kadar Dersim'e nüfus edemiyor. Oraya Ahmet Muhtar Paşa'yı atıyor. Onun stratejisi ise oradaki aşiretleri birbirine kırdırmaya çalışmak oluyor. Merkezi otorite Hozat aşiretleri ile ittifak yapıyor ve Dersimliyi Dersimliye kırdırmaya çalışıyor" şeklinde konuştu.


Akpınar: Abdülhamit dönemi önemli bir kırılma noktası


Tarihçi Alişan Akpınar ise modern ve merkezi devlet kurma isteğinin Osmanlı'da egemen olması ile birlikte halkı vergilere bağlama sorununun ortaya çıktığını belirterek, "Dersim bölgesinde vergi sistemi kuramama, askere alamama sorunu birçok yerde de yaşandı. Ancak Abdülhamit dönemi önemli bir kırılma noktasıdır. Bu dönemde Osmanlı devleti kendi demografik yapısını yeniden kurmayı amaçlamıştır. Aslında bu da yaşananların temeli olmuştur" dedi. Sosyolog İsmail Beşikçi ise İttihat ve Teraki'nin 1910'larda Osmanlı'yı Türk esasına göre yeniden organize etmek gibi bir projeye sahip olduğunu belirterek, "Bunun bir ayağını Kürtleri asimile etmek bir ayağını da Alevileri Müslümanlaştırmak oluşturuyordu" dedi. Beşikçi, o dönemde okulların özel bir misyona sahip olduğunu, bu misyonun ise Kürtleri asimile etmek olduğunu kaydetti.


'Dersim'den alınan çocuklara Türklere nasıl hizmetçi olacakları öğretildi'


Beşikçi, kimi CHP'lilerin "Asker ailelerine çocuklar verildi onlar için iyi oldu eğitildiler" dediğini belirterek, "Bu tam anlamıyla sömürgecilik zihniyetidir. Sömürgeciler her yerde böyle yaparak o halka medeniyet götürdüklerini söylerler. İşte Dersim'de anaları babaları gözleri önünde öldürülmüş sonra da onlar asker ailelerine dağıtılmış. Bunlara Türklere nasıl hizmetçilik yapacakları öğretiliyor bir de bunun adına medeniyet diyorlar" dedi.


Beşikçi: Kerbela'yı sürekli andılar Dersim'i unuttular


Beşikçi, Kerbela'ya göre Dersim'de on binlerce kişi unutulduğunu belirterek, "Dersimliler Kerbela'yı sürekli andılar ama Dersim'i unuttular. Kerbela'nın Dersimliler ile hiçbir ilgisi yoktur. Orada bir iktidar kavgası vardır. Hani şu biçimde ilgisi olabilir. Peygamberin torunları zulme uğruyor o insanlık anlayışından dolayı zulme uğrayanı desteklemeye çalışmak olabilir. Bu Dersimlilere bir eleştirimdir" şeklinde konuştu. Beşikçi, Başbakan Erdoğan'ın özür dilemesine ilişkin olarak ise, "Başbakan özür dilediğinde Kürdistan dağlarında bombalamalar oluyordu. Gerillalara karşı kilolarca bombalar atıyorlardı. Eğer Hakikat diyorsan, Anadolu'daki bütün haklar için bunu yapacaksın. Bütün halklar dikkate alınarak bir özür ve yüzleşme olmalıdır" dedi.


Bayrak: Soykırım, katliam ve sürgün üçüz kardeşlerdir


"Zorunlu iskan ve kimlik deformasyonu" konusunda konuşan Tarihçi Mehmet Bayrak, Alişer Efendi'nin Dersim katliamından önce yazdığı dizeleri okuyarak, dizelerin katliamın adeta habercisi olduğunu söyledi. Bayrak, Sabiha Gökçen'in o dönemlerde kendisi ile yapılan mülakatta, "Canlı olan her şey benim için hedefti bombaları atarken" dediğini belirterek, "Bu ve buna benzer sayısız örnekler vardır. Bir taşla iki kuş vurma isteğinden dolayı yapılan katliamların hepsi Alevi-Kürt katliamlarıdır" diye kaydetti. Genelkurmay arşivlerinin açılmasının son derece önemli olduğunu belirten Bayrak, "Ama bu samimi bir şekilde olmalıdır. Soykırım, katliam ve sürgün üçüz kardeşlerdir" dedi.


Dersim katliamı olduğu zaman Türkiye Komünistlerinin, resmi ideoloji gibi baktıklarını belirten Doç. Dr. Bülent Bilmez, "Orada bir halkın 'adam edilmesi gerekiyor' mantığı ile yaklaşılmıştır. İslamcıların bu konudaki yaklaşımı da Kemalistler ile örtüşen bir yaklaşım olarak karşımıza gelmişti" ifadesinde bulundu. Sempozyum verilen aranın ardından yapılacak olan oturumlar ile devam edecek. DİHA

Yorum Ekle