SON DAKİKA

BARIŞ YAŞAMIN OLMAZSA OLMAZIDIR

07 Nisan, 2012 08:06 Güncelleme: 07 Nisan, 2012 08:06 BARIŞ YAŞAMIN OLMAZSA OLMAZIDIR

30 yıldan beri uygulanan faşizmin ve onun son artıklarının türettiği ve korkunç boyutlara ulaşan işkencelerin, halk ihlallerinin, tecavüz olaylarının, cinnet aile içi şiddet, kadın ve çocukların içinde sindirildiği cenderenin insanlarımız üzerinde yarattığı insanlık dışı etkilenmeleri toplumsal yapımızda yarattığı ağır izler, kolay kolay silinecek, unutulacak ve telafi edilecek gibi değildir.

3 bine aşkın Kürt insanının KCK kapsamında ve bu sayıyı onlarca kat aşan Kürt insanlarının değişik davalardan tutuklanması, yargılanması, soruşturulmalara uğratılması, mağdur edilmesi ve cezalara çarptırılmasını insani duygularla yüklü hangi vicdan kabul edebilir.

30 yıldan beri sürdürülen kirli savaşta on binlerce genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk her görüşten ve her sosyal katmandan insanların katledilerek yaşamına son verildiği böyle vahşet ve karanlık dolu dönemleri kim isteyebilir?

Kirli savaşta evladını, yakınlarını ve sevdiklerini yitiren, ekmeğinden, aşından, yuvasından yoksun kalan memleketini terk etmek zorunda bırakılan, ekonomik kayıplara uğrayan hiç kimse elbette ki savaşları, çatışmaları, toplumsal gerginlikleri istemez, onlardan yana taraf olmaz.

Bu coğrafyada çok acılar yaşandı, çok gözyaşları döküldü. Öyle bir an geldi ki acı da kanıksandı, yaşamın sıradan bir gerçekliğine dönüştü. Tarih bizlere temel insan hakları için mücadele eden toplumsal uyanışın çağdışı yöntemlerle, yasaklarla ve yasalarla bastırılamayacağını defalarca göstermiştir.

Topsuz, tüfeksiz bir dünya istiyorsak bunun gerçekleşmesi içinde savaş uğruna hiç karşı koymamaksızın göze aldığımız özverileri, barış yoluna da göze almakla yükümlüyüz. Birliği ve beraberliği korumanın yolu, her kişi, toplum ve görüşe hayat hakkı vermekten, yani özgürlükleri genişletmekten özgürlüklerin esas alınıp yasakların kaldırılmasından geçer.

Artık bilinmelidir ki huzur ve barışın önündeki en büyük engel kişinin bakış açısını daraltan ve her şeye kuşku ve düşmanlıkla baktıran ırkçı ve bağnaz mantalitedir.

Artık papağan gibi tekrarlayıp durduğumuz ezberleri bırakıp başımızı ellerimiz arasına alarak düşünmemizin zamanının geldiğini anlamamız gerekir. Akılcılık yerine hamasi söylemlerle duyguları okşayarak yaşamı daraltmanın ve yönlendirmenin zamanı çoktan geçti.

Hala anlaşılmadı ne yazık ki, Kürt sorunu toplarla, tüfeklerle, gaz bombalarıyla, operasyonlarla çözülmez. Sorunun çözümü için iyi niyet gerekli, empati gerek, şablonları kırmak, ezberleri bozmak gerek. İnkardan ve imhadan vazgeçmek gerek. Türkiye'de anlayabilecek dirayetli devlet adamları yok ne yazık ki.

Herkes bir şeylerden nemalanmak peşinde günü kurtarmak peşinde... Kan kokmayan bir memlekette yaşama arzusu yıllardır hepimizin zihnini sarmıştır. Barışa duyulan özlemi iktidar sahipleri bir bakıma sürdürmektedirler. Barışa en çok bölge halkı Kürtlerin, ezilenlerin, yoksulların, emekçilerin ihtiyacı vardır. Her bilinçli ilerici ve yurtsever insan iyi biliyor ki barış bir emeklemenin ürünüdür. Barış, onu isteyen ve bu uğurda mücadele veren halk yığınlarının işidir. Barış ancak temel insani hak ve özgürlüklerimizle birlikte ve bir bütün olarak önümüze koyduğumuz zaman sağlanır ve kalıcılaşır.

Bu da demektir ki bugününkinden daha fazla demokrasi ve özgürlük elde edeceğiz. Ülke ve halklar olarak aydınlık dolusu eşit ve kardeşçe bir yaşama koyulacağız. Her ne olursa olsun dün olduğu gibi bugünde çözüm barıştır. Barıştan geçmektedir. Barış amaç değil insanı mutlu etmek için bir araçtır. Barış yaşamın olmazsa olmazıdır.

Yorum Ekle