SON DAKİKA

BAHRİYE EFENDİOĞLU VEFAT ETMİŞTİR

BAHRİYE EFENDİOĞLU VEFAT ETMİŞTİR 25 Aralık, 2013 09:29 Güncelleme: 25 Aralık, 2013 09:29 BAHRİYE EFENDİOĞLU VEFAT ETMİŞTİR

BAHRİYE EFENDİOĞLU VEFAT ETMİŞTİR.


Merhum Halit Efendioğlu'nun Eşi ve Namık Efendioğlu'nun annesi Bahriye Efendioğlu İstanbul'da vefat etmiştir.


Merhumeye ALLAH'tan rahmet yakınlarına başsağlığı dileriz.

İRT:Muzaffer  05054685957- 05368255356

Taziye yeri:Perşembe-cuma günleri Avcılar Diyadin Derneğinde yapılacak

 

TORUNUNUN KENDİSİNİE YAZDIĞI MEKTUP

 

BENİM CANIM BAHRİYE NİNEM

Dün, akşamüstü balkonda otururken, geçen yıl seninle aynı bu vakitlerde, uzaklarda bir yerde patlayan havai fişekleri seyretmiştik. Bir çocuk merakıyla bakıyordum dağılan havai fişeklere. O an sesin bu halin zaman zaman bize anlattığın çocukluğunu düşündürmüştü bana. Canım ninem, yukarı Beyazıt'ta, İshak Paşa Sarayının içinde geçen çocukluğun…

Yaz eğlencelerinde, sarayın ve Selim Camisinin burçlarına bağlanan ipte yürüyen ip cambazlarını, Keşiş Bahçesine Mısırdan gelip hamakta sallanan kral ve kraliçeden, bir de unutmadığın, halamlarla erkenden uyanıp bir tepeye tırmanıp güneşin doğuşunu izleyişin…

Yukarı Beyazıt ta okula başladığını fakat sınıfta tek kız çocuğu olduğun için ayıp karşılanıp, okula sadece birkaç gün gidişin. Buna rağmen hem okumayı hem de hesap yapmayı bilirdin. Mesela, bizim doğum günlerimizi tarihleriyle, aylarıyla hatırlaman beni çok şaşırıyordu.

Sonra, çocukluğunuzda dağlarda topladığınız gelincikler, yem yeşil çayırlarda yuvarlanıp gülüşmeler… Biraz boyunuz uzadı mı artık büyüdünüz denip, gaz lambasının ışığında çeyiz için, kasnakta yaptığınız birbirlerine karşılıklı bakan kuşlu kanaviçe perdeler, perdenin altında sıra sıra dizilmiş kırlentlerin üzerine serilen çelenk motifli örtüler. Ucu elinize, çocukluğunuzda verilen renkli ipler, uzadıkça uzayan sonu gelmeyen renkli ipler. Bana doğduğumda ilk ördüğün hırka ve yeleği, oyuncak bebeklerim üşümesin diye onlara giydirdim. Şimdi dolabımda saklıyorum. Akşam olunca en büyük zevkimiz bize anlattığın hikayelerde masallar ülkesine uçuyorduk.

Kaf dağların ardını gezip, devleri yere deviren kahramanlarla tanışıp, sarayların pencerelerinden uçurumlara düşerken, prenseslerin sırma saçlarına tutunuyorduk. Masalların bitimi içimizde tuttuğunuz nefesimizi bir iç çekerek vermemizle oluyordu.

Şu an bunları hatırlarken içim buruldu… Hayatının en güzel zamanında, çocukların daha çok küçükken acıların en büyüğünü, büyük dedemizi kaybederek tatmışsın. Trabzon Sürmeneliymiş dedemiz. Ben Trabzon' a hiç gitmedim ama, oraları o kadar anlattın ki bize, ben senin su yeşili gözlerine her baktığımda Trabzon' un eşsiz yeşilliğini görüyorum.

Canım Ninem, sen yaşadıklarınla tıpkı ülkemize benziyorsun. İsyanlar, devrimler, darbeler görmüşsün. Bunlarla güçlenip hiçbir zaman yılmamışsın. Hep direndin, halen direniyorsun. Biz senin yaşadıklarından güç aldık, senin canlılığına özendik.

İçinde acılarını biriktiren, çektiklerinin ağırlığın da omuzları çöken ninem. Yedi umut doğurdun da, yedisinin de hayatı gâh seni yüceltti, gah üzdü, gah sevindirdi. Benim güçlü hayat dolu ninem, takma dişlerini çıkarıp gülünce daha tatlı olan elma ninem benim. Yaşına göre ne kadar canlı, ne kadar neşelisin. Sen 86 yaşında koca bir çınarın gövdesisin. Evlatların bu çınarın dallarını, biz torunların da meyveleriyiz.

Bahriye ninem, bu sonbaharda Mardin den dönerken Veysel Karan inin türbesini ziyaret ettik. Sana da dua edip, orda sevdiğin peynir şekerlerden aldım, göndereceğim. Nineciğim şimdi sağlığın nasıl? Kendini nasıl hissediyorsun? Anneannem iyi göründüğünü söylüyor. Sabah kahvesinden sonra bir sigara içme zevkini halen bırakmamışsın.

Bayram için de ayakkabı almışsın. Ufak hediyelerle mutlu olan, onlarla hayatta tutunmayı bilen asil ninem seni çok özledim. Sen de bizi çok özlemişsin biliyorum. Boğazındaki rahatsızlığın bu kadar ilerlemeden önce telefonda konuşuyor, hasret gideriyorduk. Doğubayazıt ta gelmeyi çok istediğini biliyorum. Bizde seni görmek istiyoruz… Sen dilinden ne bizleri ne de duanı eksik etmedin. Dualarımız seninle görüşmek ümidiyle. En derin sevgi ve saygılarımla ellerinden öperim.

Dışarı da incecik bir yağmur yağıyor. Havalar erken soğudu. Eylül ayı çabuk bitti. Mevsimler de insan ömrü gibi , ilkbahar –yaz- sonbahar-kış !..

Torunun Kardelen AKKUŞ

Yorum Ekle