12 Eylül cunta Anayasasının inşasından sonra iktidara gelen tüm sivil görünümlü, militarist siyasi partiler halkın taleplerini yumuşatmak için belli yasal ve hukuki değişikliklere gitmiştir. Yapılan bu değişiklikler halkın taleplerine cevap vermek yerine kendi konumlarını güçlendirip iktidarlarını pekiştirmeye yöneliktir.
Oluşturulan yamalı anayasa, halkın ağırlaşan sorunlarına çözüm üretmekten ziyade daha da otoriter olan devlet erkini güçlendirmiştir. Devleti kutsallaştırarak halkı itaat etmek zorunda bırakmıştır. Sistemin baskıcı ve tekçi anlayışına karşı çıkanları da teşhir etmek için, terörist, irticacı, bölücü gibi isimlendirmelerle dışlamaya ve yalnızlaştırmaya gidilmiştir.
Siyasi boyutun içinde demokratik bir anayasa hazırlığı önemli bir yer tutuyor. Türkiye'nin yeni ama demokratik bir anayasaya ihtiyaç vardır. Çünkü eski anayasa Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Şuanda yürürlükte olan 12 Eylül anayasasıdır. Son yıllarda yapılan değişiklikler 12 Eylül zihniyetinin ürünü olan anayasanın faşist karakterini değiştirmemiştir. Sadece AKP hükümetinin kendi çıkarları doğrultusunda kullanabileceği değişiklikler oluştur.
Türkiye'nin yeni değil, köklü değişikliklere uğratılmış bir anayasaya ihtiyaç vardır. Toplumun demokratik bir anayasa yapılması talebi çok yüksektir. AKP hükümeti yeni bir anayasa yapılması planına almıştır, ancak bu anayasa demokratik bir anayasa olarak ön görülmüyor.
AKP'nin bu kadar baskıdan sonra ''demokrasi ve hukuktan ayrılmayacağız'' biçimindeki sözleri inandırıcı görünmemektedir. AKP özellikle halkın karşısında, siyasi taleplerden öte duygulara hitap eden, soldan sağa herkesin özelliklerini tek politikada birleştiren bir politika yürütüyor. Nabza göre şerbet vermeyi esas aldı.
Bir referandum yapıldı. Sonra ne oldu, ne değişti? Darbecilere hesap soruldu mu? Yargı bağımsızlaştı mı? Ülkede normalleşme sağlandı mı? Demokrasinin önü açıldı mı? Seçim barajı düşürüldü mü? Bırakın bu ve buna benzer demokratik taleplerin hayata geçirilmesini, aksine referandumdan sonra hak ihlallerin çoğaldığı gözlerden kaçınılmayacak bir gerçek.
Her gün Kürt siyasetçiler tutuklanıyor. Türkiye de başta Kürtler olmak üzere farklı toplumsal kesimlerin taleplerini görmezden gelen AKP hükümeti söz konusu orta doğu olunca ''halkına şiddet uygulayarak istikrarın sağlanamayacağını. Kendi halkının taleplerini dinlemeyen hiçbir yönetim uzun süre ayakta kalamaz. Halkların birbirini öldürmesi, kardeşin kardeşi öldürmesi bizim en büyük ızdırabımızdır'' diyor.
Türkiye farklı sınıflardan, farklı uluslardan, farklı cinslerden, farklı inançlardan oluşan geniş yelpazeye sahip bir ülkedir. Yeni anayasanın özgürlükçü eşitlikçi ve demokratik sıfatını hak edebilmesi bu geniş yelpazenin sosyo- politik temel taleplerini karşılamasıyla mümkündür.
AKP'nin demokrasi ve özgürlük kavramlarını kendi ne göre ele alması bu anayasa yapım sürecinde en büyük tehlike durumundadır. AKP'nin kavramlara kendine göre yüklediği anlamlar sadece anayasa açısından değil toplumun yeniden şekillenmesi açsından da büyük bir tehlike oluşturuyor. Bu konuda toplum ideolojik bir saldırı altındadır. Küçük bir adım atmayan AKP'nin Demokratik bir anayasa ele alması beklenebilir mi?
AKP mevcut durumda Türkiye'ye hiçbir dönemde olmadığından fazla zarar vermektedir. Çünkü en değerli kavramlar olan demokrasi ve özgürlükleri kendine göre ele alarak yozlaştırmaktadır.
Bu bir toplumun beynini felç etmek gibidir. Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğu kesindir. Türkiye eski anayasalardan çok çektiği için toplumda demokratik anayasa özlemi çok yüksektir. Türkiye halkları demokratik bir anayasaya istiyor. AKP kendisinin dayandığı sınıfların siyasal, sosyal, ekonomik alanda etkili olmasını sağlayacak her şey demokrasi ve özgürlük ama kendisi dışındaki toplumsal güçlerin ve halkların istekleri kabul edilemez durumdadır.
AKP saldırıları her alanda en yoğun şekilde uygulanırken, demokratik siyaset siyasal soykırım operasyonlarıyla hala demokratik hukuk içinde kalınmasından söz edilmesi ve açılım devam edecek yeni anayasa gelecek şeklindeki sözleri sadece toplumu kandırmaktan öteye gitmiyor. Özellikle kendine liberal ve demokrat diyenlerin desteğini sağlamak için bunlar söylenmektedir.
