SON DAKİKA

21 ŞUBAT DÜNYA ANADİL GÜNÜ

21 Şubat, 2012 13:43 Güncelleme: 21 Şubat, 2012 13:43 21 ŞUBAT DÜNYA ANADİL GÜNÜ

Doğubayazıt Eğitim-Sen temsilciliğinden 21 Şubat Dünya Anadil günü ile ilgili bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklama şöyle;

UNESCO tarafından 1999 yılında ilan edilen Dünya Anadil Günü, çok dilliliği, dilsel ve kültürel çeşitliliği teşvik amacıyla 2000 yılından beri her yıl 21 Şubat günü kutlanmaktadır. 21 Şubat tarihi, 1952 yılında, o zaman Pakistan sınırları içinde olan, günümüzde ise Bangladeş'in başkenti olan Dakka'da, kendi dilleri Bangla' nın resmen tanınması için gösteri yapan öğrencilerin öldürüldüğü tarihi temsilen seçilmiştir.

Dünya Anadil Günü, son yıllarda diller ve kültürler arasındaki çeşitliliği teşvik etmek, korumak, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan dillere dikkat çekmek ve anadil kullanımının önemini vurgulamak amacıyla dünyanın pek çok ülkesinde anadil odaklı etkinliklerin gerçekleştirildiği bir gün olarak giderek yaygınlaşmaktadır.

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü(UNESCO) üyesi ülkelerin Amerika, Afrika ve Asya'daki azınlıkların karşılaştığı zorluklar ve dillerinin korunması kapsamında bu yıl 12. si kutlanacak olan 21 Şubatı “Dünya Anadil günü “ olarak ilan etti. Ülkemizde İki dilliliğin tartışıldığı, dünyada her gün bir dilin yok olduğu süreçte 21 Şubat farklı bir önem kazanıyor. Sevgililer günü, öğretmenler günü, hemşireler günü, çevre günü, hayvanları koruma günü… Belki de yılın her bir gününe tekabül eden günler var. Anadil günü de bu günlerden biri; birçok insanın haberdar bile olmadığı diğer özel günler arasında kaybolan bir gün, 'DÜNYA ANADİL GÜNÜ'

UNESCO'  nun yayınladığı dünya dilleri atlasına göre; dünyada konuşulan 6000 civarında dillerden 2500 dil kaybolma aşamasındadır. 200 dil sadece 10 kişi ve daha az insanlar arasında konuşulmakta, 200 civarında dil ise 10 ile 50 kişi arasında anadil olarak kullanılmaktadır. Yine atlasa göre; Ülkemizde de 34 dil kullanılmakta ve bunlardan 18 dil yok olma aşamasındadır.

En büyük neden ise;  yerli halkların doğal yaşam alanını tahrip eden sömürgeciliğin ve sonra da tek dilliliği dayatan devlet politikaları olmuştur.

Bir dili kullanan toplum fertlerinin azalması yada yok olmasında sömürgeciliğin bu toplumların doğal yaşam alanlarını tahrip etmesi ve bizzat bu toplumları kırımdan geçirmesinin payı çok büyüktür.

Başka bir neden ise; tek dilliliği savunan devletlerin farklı diller üzerindeki yasakçı ve baskıcı politikaları olmuştur.

Anadili ile ilgili yasakların; birey ve toplum açısından en acı olanı ise anadilinde eğitimin yasaklanmasıdır. Çünkü anadili, insanın dış dünya ile ilk iletişim kurduğu, dünyayı tanımaya ve algılamaya başladığı, kimlik gelişiminin ilk adımlarını içinde yaşadığı dildir.

Resmi dil dışındaki anadillerine ilişkin yasaklar çoğunlukla ülke birliği ve toplumsal bütünlük kaygısı ile açıklanmaktadır.  Ancak bir ülkedeki gerçek toplumsal bütünlük ve birliğin yasaklarla değil, farklılıkların kabul edilmesi ve bu farklılıklar arasında bir ahenk yaratılmasıyla sağlanacağı bilinmelidir. Toplumu oluşturan farklı kesimlerin kendi dilleri ve kültürleri ile toplumsal bütünlüğe dahil olmaları daha birleştiri olacaktır.

Anadil doğuştan itibaren anadan duyulan ve göbek bağıyla kurulan iletişim dili; daha sonra yakın ve sosyal çevreden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireyin bir toplumla en güçlü bağlarını kurduğu dildir. Birey her şeyi ilk öğrendiği anadilde düşünür, algılar ve öyle  yorumlar. Sonradan öğrenilen diller o dillerle iletişim kurmayı sağlar ama asla insanın anadili gibi olamaz. Bundan dolayı bireyin anadili en temel insan haklarından biridir; anadilin engellenmesi de en büyük insan hakkı gasplarından biridir. Kuşkusuz anadilin kullanımının engellenmesi tekabül ettiği bütün toplumun bireylerini değişik şekillerde etkiler. fakat tartışmasız en fazla çocukları etkiler.

Düşünün çocuklarına bayram armağan eden dünyadaki tek ülkeyiz. “Bırakın çocuklar bayramlarını kendi başlarına, kendi dillerinde şarkılar söyleyip gönüllerince, çocukça eğlensin” cümlesini yüksek sesle söylemeyecek kadar da tuhaf bir ülkeyiz. “Çocuklar, toplumun geleceğidir”, “onlar gözbebeklerimiz ve geleceğimizdir” edebiyatları yapar, onların küçücük dünyalarını karartmaktan da hiç çekinmeyiz. Çocuk hak ihlallerinde, istismarlarında, cinsel taciz ve emek sömürüsünde dünya sıralamasında önlerde olmamıza rağmen; yeteri kadar çocuk haklarını gündemleştirmede, hak ihlallerinin engellenmesinde mücadele edemeyen sosyal, siyasal ve politik yapıların da çokça olduğu bir ülkeyiz aynı zamanda.

Çağdaş bilimsel demokratik eğitimden uzak bugünkü sistemde okula başlayan yedi yaşındaki öteki çocuk dilini kullanamadığı ve hatta dilinin yok sayıldığı, kültürünün, kimliğinin, inancının yok sayıldığı bu ortamda algılama sorunu yaşar ve yaşıyor. Bir taraftan öğretmenin anlattıklarını anlamaya ve algılamaya çalışırken, diğer taraftan da eğitimin, okuma ve yazmanın sembol dili olan alfabeyi öğrenmek için çaba sarf etmek zorunda kalmaktadır. Bu süreç beraberinde bocalama, güvensizlik, uyumsuzluk, olumsuz değerlendirme, yabancılaşma ve başarısızlığı beraberinde getirir. Anlamadığı, algılayamadığı, konuşamadığı durumlar yaşar, duygusal açıdan zorlanır, üzülür, motivasyon kırıklığı yaşar. Bu duygusal alandaki zorluk onun okula gelme isteğini, sosyalliğini, arkadaşları ile olan ilişkilerini olumsuz etkiler, içindeki bulunduğu durumu anlama süreci zihinsel gelişimini doğrudan etkiler. Düşünme ve algılama anadilde olur, bunun gelişmediği, engellendiği durumlarda ifadede tutukluk, yaratıcılığın engellenmesi, yanlış telaffuz ederim korkusuyla duygularını dışa vuramama, akıcı okumada zorlanma, kültürüne diline yabancılaşma, kimliğini reddetme hatta zaman zaman ondan utanma, yok sayma, yadsıma durumları yaşar. Bu durum kalıcı zihinsel bozukluklar oluşmasına bile neden olabiliyor. Gelişim bir bütündür. Duygusal ve sosyal eksiklik gelişimi zedeler. Yedi yaşındaki çocuk anlamadan anlatamaz, anlatamadığı gibi başarılı da olamaz, başarılı olamadığı zaman da üzülür, kendini değersiz hisseder. milyonlarca çocuğun anadillerine vurulan zincirlerin parçalanması umuduyla 21 Şubat Dünya Anadil günü, dillere özgürlük bayramı olarak kutlu olsun.

DOĞUBAYAZIT

EĞİTİM-SEN TEMSİLCİLİĞİ

Yorum Ekle